6 Temmuz 2015 Pazartesi

Gone Girl (Kayıp Kız)

Gillian Flynn'in aynı adlı romanından uyarlanmış filmimizin senaryosunu yazmak yine Gillian Flynn'e düşmüş. Flynn'de kendi insiyatifini kullanarak filmin sonunu kitaptakinden farklı bir hale getirmiş. Kitabın 8 hafta boyunca The New York Times Best Seller listesinde kalmasına bakılacak olursa bu çok okunan kitabın sonunun birçok insan tarafından bilinmesi belkide filme uyanacak merakın azalmasına sebep olabilirdi. Gillian Flynn gibi senaryo yazmaya ve medyaya uzak olmayan bir insanın bunu hesap etmiş olması da çok olası...

Filmin yönetmen koltuğunda David Fincher'ı görüyoruz. Hollywood'un 90'larda bize armağan ettiği tam anlamıyla dahi yönetmenimiz uyarlamalara yabancı değil. Kendisi daha önce 4 farklı kitabı beyaz perdeye aktararak hayranlığımızı pekiştirmiş evet David Fincher farkı var imajını kafamıza çakmştır. (Zodiac, The Curious Case Of Benjamin Button, The Girl with Dragon Tattoo ve The Social Net work)

Gelelim filmimizin konusuna...

Amerika'nın Missouri eyaletinde esas karakterlerimiz Nick (Ben Affleck) ve Amy'nin (Rosamund Pike) beşinci yıl dönümlerinin sabahıdır. Nick dışarıdan döndüğünde Amy'nin kayıp olduğunu fark eder ve hemen polise haber verir. Ancak bu basit bir kaybolma hikayesi değildir. Yavaş yavaş evliliklerinin iç yüzü ortaya çıkmaktadır. İşin içine basın ve Nick'in hiç tanımadığı Amy'nin arkadaşları da girer ve olaylar hiçte beklenmedik bir şekilde ilerler.

Filmin başında Nick'ten nefret ediyor ve kendisini bir kaşık suda boğmak istiyoruz. Amy gibi güzel, yetenekli ve aynı zamanda asil bir kadına layık bulmuyoruz. Basında Nick nasıl gösteriliyorsa bizde  halk gibi medyanın etkisinde kalıp Amy'e inanılmaz bir sempati duyuyoruz. Hele Nick'in sevgilisi olduğunu öğrendiğimizde nefretimiz artıyor. Ta ki aslında geçmişe dönüşlerin Amy'nin hikayesi olduğunu anlayana ve sempati duyduğumuz Amy'nin bariz bir sosyopat olduğunu fark edene kadar. Film o noktada 'kadın milletinden korkulur arkadaş' dedirtiyor.

Film kadın erkek ilişkilerine o kadar farklı bir bakış açısı kazandırmış ki alışık olduğumuz gibi içlerinden birine sempati duyma arzumuz kursağımızda kalıyor. Ne Nick'e sempati duyabiliyoruz ne Amy'e hak verebiliyoruz. Bu da filmin sonunda rahatsız olmamızı kendimizi ve ilişkilerimizi de değerlendirmemizi sağlıyor böylece David Fincher yine karanlık ve nevrotik hikayesini aklımıza hapsetmiş oluyor.

Gelelim oyuncularımıza...

Ben Affleck


Asıl çıkışını Good Will Hunting ile yapan aktörümüz bu rol için biçilmiş kaftan. Nick'in rahatsız edici ve bir türlü güvenemeyişimizi aslında Ben Affleck sağlıyor. Fincher neden Affleck'i Nick rolü için istediniz sorusuna her ne kadar şakayla karışık 'Müsait olan o vardı ' cevabını verse de Nick'in Ben Affleck için çok uygun bir karakter olduğunu öngörmüş.
Shakespeare in Love, Armageddon ve Pearl Harbor filmileriyle takdirimizi alan oyuncumuz burada da üstüne düşeni fazlasıyla yerine getiriyor. Yönetmenlik koltuğuna da hakim olan oyuncumuz ne yapmamız gerektiğini en iyi bilen kişi Fincher'dı diyerek kendisini de övgüye boğuyor.

Rosamund Pike


Amy Dune karakteri için Charlize Theron, Natalie Portman ve Emily Blunt isimleri geçse de son isim Rosamund Pike olmuş. Aslında Amy Dunne karakteriyle o kadar ortak noktaları var ki son kararın kendisi olmasına şaşırmamak lazım. Amy soğuk bir  güzelliğe sahip, elit zevkleri olan bir karakter. Rosamund Pike de Oxford mezunu, piyano ve çello çalabilen üstelik Fransızca ve Almanca konuşabilen, İngiliz olmasına rağmen Amerikan aksanı ile hiç yadırganmayan bir oyuncu. Kendisini
Die Another Day ve Jack Reacher'dan hatırlıyoruz. Sayesinde Amy karakterinden hem nefret ediyor hem de titizlikle planını uygulaması ve en ince detayları düşünmesi nedeniyle gizliden takdir ediyoruz. Rosamund tamda kitapta söylendiği gibi 5.5 kg almış. Fincher'ın bir sahneyi en az 20 defa çekme rahatsızlığı onuda etkilemiş tabi kafasını vurduğu sahnenin 18. tekrarında yıldızları gördüğünü belirtiyor.

Süpriz finallerin yönetmeni, klostofobik mekanları, depresif atmosferleri ve bir tutam karanlığı kullanarak filmlerine imzasını atan usta yönetmen yine kafa karıştıran bir iş yapmış.

İzlemeyenlerin acilen izlemesi, izleyenlerin de farklı bir perspektiften tekrar düşünmesini tavsiye eder iyi seyirler dilerim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder